28-31 Ekim 2021 tarihlerinde, Antalya’da Endoskopik Laparoskopik Cerrahi Derneğinin (ELCD) 15. Kongresine davetli konuşmacı olarak katıldım. Kongrede benden iki konu üzerine konuşma yapmam istendi. Birincisi karmaşık karın duvarı fıtıklarında arkadan katmanlarına ayırma teknikleri, ikinci ise robotik cerrahide gelişmeler. İlki ile ilgili ayrıntılı bir blog yazısı yazmıştım, onu okumak için tıklayınız!
Bu blog yazımın görselindeki resim, değerli hocam Prof. Dr. Metin Ertem tarafından çizildi ve onun izni ile paylaşıyorum. Kendisi, muhteşem cerrahi kariyerinin yanında onun kadar güzel bir karikatür kariyeri de yürütüyor. Instagramda takip edin! Resimde bir robotun eli ile insanın eli karşı karşıya. Bu karikatürün esinlendiği dünyaca meşhur tablo, Vatikan’da, Sistina Şapeli’nin tavanında duruyor. Michelangelo’nun ‘Adem’in yaratılışı’ tablosu. Bir çok ezoterik anlamı olabilir. Buna girmeyeceğim ama Metin Hocanın karikatüründe gördüğüm ezoterik anlamı yazımın sonunda ifade edeceğim.
Bildiğiniz gibi benim asıl uğraşı alanım karın duvarı cerrahisi ve fıtıklar. O nedenle örneklerimi fıtık cerrahisi ağırlıklı vereceğim. Çok yakın bir arkadaşım – ismi Feridun ama biz Kırk deriz – eskiden sessiz sinema oynadığımızda, kendisi anlatacağı zaman önce bir topa vurur gibi yapar ve futbol üzerinden filmin ismini anlatacağını belirtirdi. Çok da güzel becerirdi. Ben de anlatımımı, ağırlıklı olarak fıtık cerrahisi üzerinden yapacağım.
Robotik cerrahi de gelişmeler baş döndürücü. Özellikle son dekatta yaygınlık kazanmaya başladı. Nereden nereye geldiğimizi, nereye gittiğimizi anlamak için önce geçmişinden başlamak doğru olur. Yazdıklarım araştırmalarım sonucu bulduklarım ve çoğu kişisel görüşüm. Robot kelimesini ilk defa 1921’de Çekya’da, oyun yazar Carl Kapek kullanmış. Yazdığı oyunda, bir fabrikanın üretim bandında çalışan mekanik adamlara robot adını vermiş. Oyunun konusu da bu robotların kendilerini üretenlere olan baş kaldırısıymış. Ne kadar ironik değil mi! 1941’de ünlü bilim kurgu yazarı Isaac Asimov, robotların olmazsa olmaz 3 kuralını tanımlamış:
.1. Bir robot, bir insana zarar veremez ve eylemsiz kalarak bir insanın zarar görmesine izin veremez.
2. Bir robot, 1. maddeyi ihlal etmemek şartı ile bir insanın emirlerine uymalıdır.
3. Bir robot, kendisine zarar vermesine neden olabilecek eylemlerden veya durumlardan kaçınmalıdır.
İlk ikisi günümüz tıbbi robotik platformlarında mevcut. Üçüncü de robotlar çok pahalı, aman zarar gelmesin sanki 🙂 İlk modern robotik cerrahi platformu 1958 yılında Stanford laboratuvarlarında geliştirilen ‘Shakey’. Bu ismin Türkçe anlamı ‘titrek’. Titreyen ve takırtılı kol hareketleri nedeni ile bu ad verilmiş. Bir robota verilecek komik bir isim. Düşünsenize; bir çoban köpeğine ‘fifi’ ismini vermek gibi. Ancak, robotik cerrahi platformuna titrek ismi de ürkütücü açıkçası. Tabii bu bir prototip. İnsanda kullanıma onay alıp hiç kullanılmadı ama bugünkü robotik cerrahi platformların büyük büyük babası kabul ediliyor.
1990’larda asıl hareket başladı. Computer Motions şirketi Aesop’u üretti. Laparoskopik cerrahide kamera kontrolü bu robota verildi. Sesli komutlara uymaya programlanmıştı. FDA tarafından ilk onaylanan ve ameliyathaneye ilk giren robot olarak kayda geçti. Aynı şirket 1996’da Zeus’u kullanıma sundu. 2001 yılında Zeus ile transatlantik olarak laparoskopik kolesistektomi gerçekleştirildi. İlk tele cerrahi olarak kayda geçti. New York Mont Sınai Hastanesinden Michael Geigher, Strasbourg’da Jacques Marescaux ve ekibinin hazırladığı 68 yaşında kadın hastaya, Zeus’u kullanarak robotik destekli kolesistektomi ameliyatını başarılı bir şekilde yaptı. Ondan önce 8 tane domuz üzerinde bu ameliyatın simülasyonunu yaptılar. Burada en önemli konulardan biri, uzaktan erişimde resim gecikmesidir. Ses gecikmesi sorunu önceden bitmişti ama resim gecikmesi, tele cerrahide en önemli sorunlardan biri. Uzaktan erişimde yaptığınız eylemin sonucunu anında görmelisiniz. Saniye gecikmesi tahammül edilemez. Bunun için eşik değer 330 milisaniye belirlenmiş. Bu ilk tele cerrahi deneyiminde, France Telekom özel bir fiber optik hat tahsis etti ve resim gecikmesi 155 milisaniye olarak ölçüldü. 2019 yılında Çin’de 5G üzerinden tele cerrahi yapıldı. Bir cerrah, robotik cerrahi platform ile 100 milisaniye resim gecikmesi ile bir domuzda karaciğer rezeksiyonu gerçekleştirdi.
1995’de Amerika’da ‘Intuitive Surgical’ şirketi kuruldu. Bu şirketin ilk robotu ‘Mona’ idi ve 1997’de ilk robotik kolesistektomi gerçekleştirildi. Intuitive Surgical ve Computer Motions arasında patent kavgaları oldu ve 2003 yılında Intuitive, rakibini satın alarak onu tarihe gömdü.
2000’lerin başında önce ürologlar sonra da jinekologlar robotik platformu benimsediler. Özellikle prostat cerrahisinde robotik platform gittikçe yayılan bir kullanım alanı buldu. Aslında, ilk robot yardımlı kolon rezeksiyonu 2000 yılında yapıldı ancak uzun hazırlık zamanı, konvansiyonel laparoskopik stapler ve enerji cihazları ihtiyacı gibi nedenlerden genel cerrahide arzulanan ivmeyi yakalayamadı.
Intuitive Surgical, 2005 yılında ‘da Vinci’ modelini kullanıma sundu ve bu isim üzerinden standart, S, SI, X, XI, SP gibi modeller geliştirildi.
2014 yılında XI modelinin kullanıma sunulması ile büyük bir ivme yakalandı. Karın duvarı fıtıklarının cerrahisinde de bu model ile daha karmaşık fıtıkların onarımı mümkün hale geldi. Amerikada fıtık cerrahisinde robotik platform kullanımı, beş yıl içinde 5000’lerden 50.000’lere fırladı. Şimdi çok çok daha yüksek. Tabi robotik platform sayısının da artması bunda bir etken. Ancak fıtık cerrahisinde robotik platform diğerlerine göre önemli bir çıkış yakaladı. Günümüzde 6000’den fazla da Vinci robotik platform 67 ülkede kullanılmakta. Intuitive Surgical dışında, Senhance robotik cerrahi platform da bir kaç yıldır kullanımda. Ama da Vinci kadar yayılamadı.
Robotik cerrahi platformunun ne gibi faydaları var? Laparoskopik cerrahiye üstünlükleri neler? Laparoskopik cerrahi ile benzer sonuçlar var: düşük ağrı ve yara yeri sorunları, düşük kan kaybı ve enfeksiyon, azalmış kesi yeri fıtığı riski, hastanede kalışın kısalması gibi. Öncelikle; robotik platform, pahalı bir dikiş makinesinden fazlasıdır! Gelişmiş üç boyutlu görüntü, cerrahın elinin titremesini sıfırlayıp hasta tarafına yansıtmaması, küçültme dediğimiz cerrahın rahat ve kaba el hareketlerini hasta tarafında milimetrik düzeye indirgemesi, üstün manevra yeteneği, cerrahın oturarak ve konforlu bir şekilde ameliyat yapmasını sağlaması ve asistan ihtiyacını ortadan kaldırması gibi önemli faydaları vardır. Başlıca dezavantajı pahalı olmaları ve dokunma hissinin olmamasıdır. Dokunma hissi için teknolojiler yolda!
İki yıl önce CMR Surgical, Versius isimli robotik cerrahi platformunu kullanıma sundu. İngiliz kökenli bu şirket, ilk İngiltere ve Hindistan’dan sonra Avrupa’ya açılarak Fransa ve ardından Almanya’da genişlemeye başladı. En son Dubai’de geçtiğimiz aylarda kullanıma başlandı. Ülkemizde de Eylül ayında bir Türk şirketi ile kontrat imzaladılar ve çok yakın zamanda kullanıma sunulacak. Versius ile ilk defa Ekim 2021’de Kopenhag’da yapılan Hernia 2021 Kongresinde tanıştım. Firma, özel bir salon hazırlayarak Versius ile kullanıcıya özel bir tanışma hazırlamış. Simülatörde çalıştım. Daha önce de da Vinci platformunda simülatörde çalışmıştım. Hemen hemen aynı deneyim: çok etkileyici. Versius’un da Vinci’den tasarım farklılıkları var. Temelde; da Vinci tek kaide (kule) üzerinde dört kol taşırken Versius’da her bir kol ayrı ayrı kaidelerde. da Vinci ana kulesi 750 kilo iken Versius’un her bir kulesi 120 kilo. Bu da Versius’a hareket kabiliyeti sağlıyor. Ameliyathanede salonlar arasında yer değiştirilebiliyor. da Vinci için ise büyük bir salona ihtiyacınız var ve yer değiştirmesi zor. da Vinci’de ameliyatı üç kolla yapacaksanız, diğer kolu açığa almanız yeterli. Versius da ise dördüncü kolu kullanmayacaksanız park yerinde tutabilirsiniz. da Vinci kulesi, hasta yanına yaklaştıktan sonra üstten asılı kolları trokarlara bağlıyorsunuz ve bu hastanınüst kısmının tamamen kapanmasına neden oluyor. Hastaya yaklaşmanızda biraz biraz kıvrılmanız gerekiyor. Versius’un tasarımında insan kolundan esinlenilmiş. Takriben bir metre kaide üzerine omuz ekleminden itibaren insan kolunun eklendiğini düşünün; robotik kol üç eklemi de içeriyor: omuz, dirsek, bilek. Bilek ekleminin ucuna da enstrüman ekleniyor. Versius’da kuleleri birbirinden bağımsız konuşlandırdığınız için hasta üzeri daha açık ve görüşünüz daha iyi. Bu da cerraha güven veriyor ve hastaya laparoskopik cerrahi gibi yaklaşmanıza olanak sağlıyor. Bazen hibrid yaklaşım yapmak daha kolay. Ameliyatın bir bölümünde robotik yaklaşıma açık ya da laparoskopik yaklaşımı eklemek fayda sağlayabilir. Örneğin minimal invaziv fıtık cerrahisinde ilk girişi laparoskopik yapıp robotik devam etmek, yamayı laparoskopik sermek daha kolay. da Vinci’de kollar trokara kitleniyorken, Versius’da laparoskopi gibi bağımsız hareket edilebiliyor.
Diğer önemli bir farklılık cerrahi konsolda. da Vinci’nin konsolunda, cerrah yüzünü bir ekrana yaklaştırarak üç boyutlu görüntüye ulaşırken, Versius’da aynı laparoskopik cerrahide olduğu gibi 4K teknoloji ekrana üç boyutlu görmeyi sağlayan bir basit gözlük ile bakıyor. Hani üç boyutlu çekilen filmleri izlemek için taktığımız gözlüklerden. Versius konsolu, yükseltip alçaltılabiliyor. Tercihen oturarak ya da ayakta ameliyatı yapabiliyorsunuz.
Üç boyutlu görmenin en önemli avantajı dikiş atarken. Laparoskopik cerrahide dikiş atmanın zorluğunun bence en önemli nedenlerinden biri derinlik görüşünün yetersiz olması. Üç boyutlu olarak bu derinlik mükemmel sağlanıyor. Onun dışında HD ya da 4K bir ekrana iki boyutlu bakmak beni daha çok tatmin ediyor. Robotik platformda aletlerin uçlarının eklenmesi ve manevra kabiliyeti muhteşem. İnsan elinden daha öte diyebilirim. Elimiz ve özellikle parmaklarımız çok üstün manevra kabiliyetine sahipler. Ayaklar ile karşılaştırıldığında çok ince hareketleri yaparlar ve beyinde de o oranda daha geniş bir alanda temsil edilirler. Robotik platformlar işte burada cerraha açık cerrahinin üstünlüklerini sağlıyorlar. Bunu biraz daha derinleştirmek istiyorum. Başparmağımız elin fonksiyonlarının 54%’ünü yapar ve birçok yönde hareket kabiliyeti vardır. Robotik aletin uçları da başparmak ve hatta ötesinde manevra kabiliyeti vardır. Bu cerraha müthiş bir avantaj sağlar.
Açık cerrahide yukarıdan bakıp aşağıda ameliyat yaparız. Ancak iş fıtık cerrahisi olunca ve minimal invaziv yaklaşımda yan duvar ve tavanda çalışırsınız. Bu düzlemlerde laparoskopik olarak çalışmak hele hele dikiş atmak zordur, yorucudur ve zaman alıcıdır. İşte, robot burada müthiş yardımcıdır. Büyük bir manevra kabiliyeti ile üç boyutlu görmenin de katkısı ile hızlı, etkili bir onarım yaparsınız.
Günümüzde robotik platform pahalı olması önemli bir sorun ve yaygınlaşması önündeki en büyük engel. Her ameliyatta elbette robota ihtiyacımız yok. Fıtık cerrahisinde örneğin primer kasık fıtığı onarımında, ventral fıtık onarımında laparoskopi ile çok güzel yapılabiliyor zaten. Robotun bir avantajı yok. Maliyeti artırmanın gereği yok. Avrupa Fıtık Derneği Başkanı olan Filip Muysoms’un çok güzel bir sözü var: ‘Fıtık cerrahisi karmaşıklaştığı oranda robotik cerrahi platformun faydası vardır’. Gerçekten de öyle! Arkadan katmanlarına ayırma tekniği dediğimiz Novitsy’s TAR tekniği çıktığında laparoskopik yol denendi. Biz de yaptık. Ancak uzun ameliyat süresi ve cerrahın ergonomisi ve yorucu olması nedeniyle pek yapmıyoruz artık. En zor kısmı da arka fasyanın ve ön fasyanın dikilmesi. Bu tür fıtıklar genelde orta hatta olduğundan, laparoskopik olarak karın yan duvarından paralel trokarlar ile girildiği için, o açıdan uzunlamasına planda devamlı dikiş atmak çok zordur. Ancak eklemnelebilen portegüler ile kolay oluyor ve bunu robot mükemmel sağlıyor. Bunun için üretilmiş robotik kollar var: Flexdesk, Artisential ve Human Xtensions başlıcaları. İlk ikisi ülkemizde var, ancak oldukça pahalılar. Neredeyse robotik platforma yakın maliyet. Üçüncüsü ise BBraun tarafından HandX adıyla gelecek yıl kullanıma sunulacak. İlk ikisini simülatörde uzun süre çalıştım. Gerçekten laparoskopik dikiş yeteneğine ciddi bir avantaj sağlıyor.Yalnız uçları eklemlenebilir özellikte olduklarından ve dayanak noktaları trokar olduğundan el-beyin koordinasyonu için mutlaka simülatör eğitimi yapmanız gerekiyor.
Son zamanlarda tek port teknolojiyi kullanan robotik platformlar da kullanıma çıktı. Bunların başlıcaları, Intuitive Surgical’ın da Vinci SP platformu, Vicarius Surgical’ın tek port robotik platformu, Titan Medical’ın platformu ve Virtual Incision’un Mira platformudur. Ancak baştan söyleyeyim; laparoskopik cerrahiden deneyimlerimiz ile gördük ki tek port cerrahi yüksek kesi yeri fıtığı ile geri dönüyor. Bir çok yayında bu gösterildi ve hatta artık bu konuda yeterli bilimsel kanıt olduğu, ileri dönük çalışma yapmaya gerek olmadığı konusunda görüş birliğine bile varıldı. Ancak endüstrinin etkisi büyük. Amerikada sistem farklı işliyor ve verimlilik ve karlılık ön planda. Hastane yönetimi, tek port robotik platformu aldı ise kullanmak zorundasınız. Aksi halde kullananı getirirler!! Facebook gruplarında görüyoruz bazen; Amerika’dan bir cerrah yazıyor; falanca firmanın yamalarını bilen var mı diye. Hastane yönetimi yamaları temin ettiği şirketle sözleşmeyi bitirip başka biri ile anlaşmış. Raflarda bambaşka çeşit ürünler var. Cerrahın tercih şansı yok gibi. Orada işler öyle ileri gitmiş ki; Amerika’da yaşayan bir arkadaşım hastaneler ile anlaşıp tüm verilerini alarak verimlilik ve karlılık analiz raporları sunuyor ve tavsiyelerde bulunuyor. Örneğin; şu cerrah bu ameliyatı yavaş yapıyor. Ona bu ameliyatı yaptırmayın ya da hızlandırın. Şu yamayı bu firmadan alırsanız şu kadar kar edersiniz gibi bize garip gelen danışman raporları veriyor. Big data dediğimiz büyük ham veri geçtiğimiz dekatta çok önemliydi. Hala da çok önemli ama asıl önem kazanan ise bunun içinden nitelikli veriyi süzmek. Burada ciddi bir iş alanı var ve geleceğin mesleği!
da Vinci, tek port cerrahi platformu da Vinci SP’yi endolüminal cerrahi işlemler için geliştirdi ve ayrı bir kule olarak satılıyor. Tek bir silindirin içinden biri kamera diğer cerrahi uçları içeren üç kol olmak üzere toplam dört kol çıkıyor. Gelecekte olası hedefleri, XI’daki dört koldan ortadaki ikisini çıkarıp 4+2 toplam 6 kola ulaşmak. Harika bir şey gibi duruyor.
Başka bir perspektiften bakıldığında aslında biz dokuları, organları monokromatik yani tek renk görüyoruz. Elbette yağ dokusunu sarı, karaciğeri kahverengi, atardamarı kırmızı görüyoruz ancak buradaki renk tekdüzeliği yüzeyel. Cerrahide polikromatik (çoklu renk) görmenin anlamı, gördüğümüz dokuda/organda damar, sinir, lenf bezi/kanalı, idrar yolu, safra yollarını görmek. Bu yönde gelişmeler baş döndürücü olacak. Halen yıllardır kullandığımız ICG (indosiyanin yeşili), bize safra yollarını, karaciğer tümörlerini, üreterleri, damarları, lenf bezlerini gösteriyor. Bu teknoloji, da Vinci robotik platformun içeriğinde mevcut. Ayrı satılan laparoskopi kuleleri de var. Bunların kullanımı hasta güvenliğini artırmasının yanı sıra onkoloji cerrahide ameliyat başarısını etkiliyor. Bunun için elbette sağkalımı gösteren karşılaştırmalı kaliteli çalışmalara ihtiyaç var. Bunun gibi teknolojiler geliştirilerek organlar ve dokular daha görünür hale getirilecek.
da Vinci platformu yirmi yılı aşkın süredir kullanımda ve milyonlarca ameliyat yapıldı. Mevcut çalışmalar, robotik platformların bırakın laparoskopik cerrahiye açık cerrahiye üstünlüğünü gösteremedi. Ancak bu demek değildir ki robotik platformları kullanmayalım; zaten pahalılar. Arizona, Amerika’dan robotik fıtık cerrahisini en sık yapanlardan biri olan arkadaşım Conrad Ballecer’in çok güzel bir sözü var: ‘Robotik cerrahi, laparoskopik cerrahinin evrilmesidir’. Gerçektende açık cerrahi nasıl laparoskopik cerrahiye dönüştü ise – ki günümüzde çoğu açık cerrahi laparoskopik olarak başarılı yapılabilmektedir – laparoskopik cerrahi de robotik cerrahiye dönüşecektir. Bunun önünde duramayız. Onun yerine kucaklamalıyız. Twentieth Century Fox’un başkanı Daryik F. Zanuck, 1944 yılında ‘Televizyon en geç altı ay içinde piyasadan silinecektir. İnsanlar her akşam böyle bir kutuya bakmak istemezler.’ demişti. Kimse bu duruma düşmek istemez herhalde!
Başka teknolojilerde gelişiyor; AR (Artırılmış gerçeklik) ve VR (Sanal gerçeklik), AI (Yapay zeka) destekli teknolojiler tıp alanına girmiş durumda. Radyolojik görüntüleri üç boyutlu olarak görebilmek, bize daha iyi cerrahi planı yapmamıza yardımcı oluyor. Bunların her biri ayrı bir yazı konusu ancak biraz yapay zeka konusuna değinmek istiyorum. 5 yıl önce Stanford laboratuvarlarında otonom yumuşak doku robotu geliştirildi. İsmi STAR. Yapay zeka destekli bu robot, bağırsak anastomozunu kendi yapabilmekte. Halen insanda kullanımı yok ancak yakın zamanda robotik cerrahi platformlara uyarlanması bekleniyor. Kemik gibi sert dokularda robotlar zaten kullanılıyor. Burada sabit doku olduğu için işler kolay ama yumuşak doku stabil değil, hareketli ve gerilme ile yer değiştiriyor. Robot mükemmel olmak durumunda ve ince ve hızlı hesap yapıp karar vermeli. İşte yapay zeka ve hızlı bir merkezi işlemci ile bu başarılmış. Bu tür robotların kullanımı insan hatasını ortadan kaldıracaktır. Amerikada tıbbi hatalardan ölüm, tüm ölüm nedenleri sıralamasında üçüncü. Yılda 250.000 kişi olduğu tahmin ediliyor. Elbette etik sorunlar var. Ameliyatınızı bir robotun kendi başına yapmasına izin verir miydiniz? Benim öngörüm, kendi branşımda önümüzdeki 10 yıl içinde kolesistektomi ve apendektominin robotik platform tarafından tek başına yapılacağı. Göreceğiz bakalım!
Amerikan Medtronic şirketi, bu yıl HUGO isimli robotik cerrahi platformunu kullanıma sundu. Avrupa’da kullanım onayı aldı ve yakında ülkemizde de kullanıma sunulacak. Bu platform da ayrı ayrı kaidelerde tek kollar temelinde yaratılmış. Yine İsviçre kökenli Distalmotion Şirketi Dexter’i piyasaya sürdü. İsviçreliler ince işçilikte mükemmeldir. Yaptıkları saatleri hem estetik hem de dakiklik açısından eşsizdir. Aynı ruhu bakalım Dexter’da da görecek miyiz?
Versius’un güzel bir sloganı var: ‘Laparoskopik düşün, robotik ameliyat et (Think laparoscopically, Operate robotically)’. Robot yardımlı laparoskopik cerrahiyi mümkün kılıyor. Medtronic ve Distalmotion da aynı yaklaşımda. Medtronic biliyorsunuz, genel cerrahinin ihtiyacı olan bir çok açık ve laparoskopik ürünün özgün üreticisi. Aynı ürünleri robotik platformuna uygulayacaktır. CMR Surgical ve Distalmotion da aynı yolu izleyecekler gibi görülüyor. İleride da Vinci’nin yaptığı gibi robotik platforma özgün stapler, enerji aleti, trokar gibi ürünler de geliştirebilirler. Bu grubun söylemi, robotik cerrahiyi demokratize etmek ve milyonların ulaşmasını sağlamak. Bu da piyasada oluşan rekabet ile fiyatların düşmesi ile mümkün. Ancak yakın zamanda robotik cerrahi karşılaştırıldığında hep pahalı olacaktır. Beklenti yüksek olmamalı. Şunu da unutmamalı; dünyada basit cerrahi girişime erişimi olmayan 5 milyar insan var!
Robotik cerrahi için bazı uyarılarım olacak. İnsan yapımız gereği, elimizde alet olarak bir çekiç olduğunda her şeyi çivi görüp çakmak isteriz. Robot elinizde ise hastalarınıza robotik cerrahiyi öncelikli olarak sunma eğiliminde olursunuz. Bunun bilincinde olup hasta faydasını öncelikli tutan, robotik platformdan en üst faydayı sağlayan yaklaşım ideal olacaktır. Robotik cerrahi bir şeyler yapabilme imkanı sağlıyor diye o şeyi yapmamak gerekir. Bunu biz robotik kasık fıtığı cerrahisinde görüyoruz. Kasık fıtıklarına robotik yaklaşım TAPP yöntemi ile olmakta. Bazı cerrahlar, robotun üstün dikiş atabilme yeteneği sağlaması ve işleri kolaylaştırması nedeni ile direkt hatta bazıları indirekt fıtık defektlerini de dikiş ile onarma eğilimindeler. Bu sırada dikişlerin kasık kanalında yol alan sinirleri yakalama olasılığı hiç de az değil. Böyle bir nedenle oluşmuş kronik kasık ağrısı hastaları artmaya başladı. Hele indirekt fıtıkta iç halkayı dikiş ile kapatmak son derece tehlikeli. Genitofemoral sinirin genital dalı kanaldan kasığa geçiyor. İlioinguinal ve iliohipogastrik sinirler, iç halkanın üst kısmında internal oblik ve transvers kas arasında seyrediyor. Dikiş ile ısırma olasılığı çok fazla.
Robotik platform, ortalama bir cerrahı iyi bir cerrah yapmaz ancak iyi bir cerrahi süper cerrah yapar. Derin anatomi bilgisi anahtar! Hasta faydası daima öncelikli!
Gelecekte ne olacak? ‘Gelecek, geçmişten öğrendiğimiz derslere dayalı olacak, bu yüzden tarih sizin akıl hocanız olsun.’ Edward Felix, Pismo Beach, ABD. Yazımın içinde biraz bahsettim. Aslında Prometheus filminde bunu gösteren çok güzel bir sahne var. YouTube’da mevcut. Lütfen izlemek için tıklayın! Espri ile gerçek arası bir şey ama söylemek istiyorum; çoğu cerrahi hastalığın tedavisi cerrahi olmayan yaklaşımlar ile tedavi olacak ve elimizde sadece fıtık cerrahisi kalacak gibi görünüyor 🙂
Gelecekte daha gelişmiş robotik eklentiler olacak. Stapler, enerji cihazları, görüntüleme, yakın zamanda yapay zeka desteği. Uzak zamanda ise sadece yapay zeka? Telerobotik cerrahi gelişecek. Uzaktan erişim ile ameliyat yapmak olağan hale gelecek. Halen uzaktan erişim ile akıl hocalığı, danışmanlık (telementoring) yapılıyor. Bu daha da gelişecek. Çarpıcı öngörüler ile devam edeyim:
Organikten inorganiğe doğru bir evrilme mi oluyor? Yazımın başında Michelangelo’nun ‘Adem’in yaratılışı’ tablosunun konumuz ile ilgili, tamamı benim düşüncelerim olan ezoterik anlamını anlatacağım. Son yıllarda insan eline uzanan robotik elleri gösteren görseller sık kullanılmakta. Bu bir iş birliği, dostluk gibi görünse de ben bir geçiş olarak görüyorum açıkcası. Bizler organik yaratıklarız, robotlar ise bizim buluşumuz inorganik varlıklar (Varlık kelimesi bile garip ama ileride öyle olacak!) İnsanoğlu artık inorganik kökenli yapay uzuvlar, organlar kullanmaya başladı. Artık organlarımız inorganik oluyor. Hani Terminatör film serisinde insan yapımı yapay zeka Cybernet, robotlar ile insanları yok etmeye çalışıyor. Ben bu senaryodan çok gelecekte insanın tamamen inorganikleşmeye gideceğini tahmin ediyorum. Zihin ve hafızayı aktardıktan sonra geriye ne kaldı ki zaten. Düşünsenize yakın zamanda Mars’a gitmeye odaklanmışız. Stephen Hawking, insanoğlunun gezegeni 1000 yıl içinde terk etmesi gerektiğini öngörmüştü. Çünkü dünyada insan hayatının var olması koşulları kalmayacaktı. Mars’ta aşırı radyasyon insan hayatını mümkün kılmıyor ama orada şu an dolaşan insan yapımı bir robot var ve bize bilgi aktarıyor. Mars, robotların yaşayabileceği bir yer. Tamamen inorganiğe evrilmiş bir insanın orada ya da başka bir gezegende yaşamasının önünde engel yok?!!
Not: Bu yazıda altı çizili kelimeler aktif link içerir. Tıklayarak ilgili içeriğe ulaşabilirsiniz.